Yeşil alanlar, ormanlar, okyanuslar ve göller gibi biyolojik çeşitliliğin korunduğu alanlar beyosferin sağlıklı işleyişi açısından kritik öneme sahiptir. İnsan faaliyetleri, çevre kirliliği, iklim değişikliği ve habitat kaybı gibi konular beyosferin dengesi üzerinde olumsuz etkiliyor ve gelecek nesillere miras bırakılacak yaşam kalitesini tehdit ediyor. Beyosferi korumak, sürdürülebilir kalkınma için temel bir önceliktir. Günümüz teknolojisinin hızla ilerlemesi, atmosferimizdeki farklı tabakaların incelenmesi ve bu alanda yapılan inovasyonlarla birlikte, bilim dünyasının gözlem ve araştırmalarının sürekli genişlemesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu bölümde, atmosferin farklı katmanları ve bu katmanlar üzerindeki teknolojik keşifler hakkında genel bir bakış sunacağız. İklim değişikliği, beyosfer üzerinde tahmin edilemeyen derecede geniş etkiler yaratmaktadır. Sıcaklıkların artması, deniz seviyelerinin yükselmesi, yağış rejimlerinin değişmesi, daha sık ve şiddetli aşırı hava olayları; tüm bunlar canlılara, ekosistemlere ve biyolojik çeşitliliğe zarar verir. Bu etkiler sonucunda, daha önce hiç görülmeyen türlerin yok oluşu, bitki ve Beyosfer hayvan topluluklarının dağılımında değişimler, besin zincirlerinde bozulmalar yaşanabilir. Dünya'nın benzersiz yaşam alanıyla ünlü olan biyosfer kavramı, sadece bizim gezegenimizi değil, evrenin diğer bölgelerinin yaşam barındırma potansiyelini de sorgulatır. Gezegenimizdeki yaşamın profili ve koşulları ne olursa olsun, diğer gezegenlerde de benzer çevresel ve jeolojik unsurların etkinliğini beyosfer göz önünde bulundurmak önemlidir.